24 Eylül 2010 Cuma

Akciğer kanseri

Akciğer kanseri akciğer dokularındaki hücrelerin kontrolsüz çoğaldığı bir hastalıktır. Bu kontrolsüz çoğalma, hücrelerin çevredeki dokuları istila etmeleri veya akciğer dışındaki organlara yayılmaları ile (metastaz) sonuçlanabilir. Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) raporuna göre akciğer kanseri tüm dünyada kanser türleri arasında, erkeklerde en sık ölüme neden olan birinci, kadınlarda ise ikinci kanser türüdür, ve tüm dünyada her yıl yaklaşık 1.3 milyon ölüme neden olmaktadır.

Kanser Hastalığı

Kanser, hücrelerde DNA'nın hasarı sonucu hücrelerin kontrolsüz veya anormal bir şekilde büyümesi ve çoğalmasıdır. Günde vücudumuzda (DNA'da) yaklaşık 10.000 mutasyon olmasına rağmen immün sistemimiz her milisaniye vücudumuzu tarar ve kanserli hücreleri yok eder.

Kanser, vücut hücrelerinin kontrolsüz bir şekilde üreyerek komşu dokuları işgal etmesi (invazyon) veya kaynağını aldığı organdan daha uzak bir yere, kan veya lenf yoluyla

23 Eylül 2010 Perşembe

Zatürre Hastalığı

Zatürre veya tıptaki adıyla pnömoni, bir veya birkaç akciğer lobunun iltihaplanması şeklinde ortaya çıkan, daha çok küçük çocuklarda, ileri yaştakilerde ve kronik bir hastalığı bulunan kişilerde daha ağır seyreden ve bazen ölümle sonuçlanabilen ateşli bir hastalıktır. Genelde kış aylarında görülen bu hastalıkta akciğerlerde bulunan hava kesecikleri iltihaplı bir sıvıyla dolar. Akciğerlerin görevi olan oksijen alış veriş işlevi bozulur ve bu nedenle kanda oksijen düzeyi azalır.

22 Eylül 2010 Çarşamba

Alerjik konjonktivit Göz Hastalığı

Alerjik konjonktivit aslında bir grup hastalığı tanımlayan genel bir terimdir. Temelde tip I aşırı duyarlılık reaksiyonu ile birlikte görülmekte birlikte, süreğen -kronik- tiplerinde hücresel bağışık yanıt da -tip IV reaksiyon- rol oynamaktadır.

Alerjik konjonktivit

Arpacık Hastalığı

Arpacık, göz silleri enfeksiyonlarından biridir. Hastalık, aniden, 1-2 gün içerisinde oluşur ve gözdeki batma, gözkapağındaki gerilmelerle beraber kendini gösterir. Başta bir nokta halinde olan bozulum, 1-2 gün içinde ağızlaşma (püstül) durumuna geçer.

Erken teşhiste damlalar, antibiyotikler ve merhemler arpacık oluşumunun önüne geçebilirken, tanıların genelde 1-2 günü aşması nedeniyle, hastalık daha geç düzelmektedir. Arpacıklı hastalar, ışık korkusu (fotofobi) barındırmaktadır; ışığa bakan arpacıklı gözde yaşarmalar meydana

Blefarit Hastalığı

Blefarit, göz kapaklarının serbest kenarlarının iltihaplanması.

Bakterilerin (genellikle stafilokoklar) ya da çeşitli virüslerin yol açtığı, çeşitli göz ilaçlarının ya da kozmetiklerin kullanımına karşı gelişen alerji tepkilerinden de kaynaklanan blefarit, görme yeteneğinin azalması gibi bir tehlike oluşturmaz; ama kirpiklerin içe dönmesine ve ağ tabakaya sürtünmesine yol açarak çok rahatsız edici olabilir ve süregenleşir.

Dev hücreli arterit Hastalığı

Dev hücreli arterit veya temporal arterit, spesifik olarak başa, gözlere ve optik sinirlere kan taşıyan damarların, özellikle temporal arterin enflamasyonudur (iltihaplanması).

Optik sinirlere giden kan akışını tıkayıp, görme kaybı oluşmasına neden olabilir. Ayrıca vücudun diğer bölümlerine yayılabilir. Kadınlarda erkeklere oranla 4 kat daha yaygın rastlanır. 50 yaşın altındaki kişilerde nadir olarak görülür.

20 Eylül 2010 Pazartesi

Glokom Hastalığı

Glokom, göziçi sıvısının iyi boşalmaması yüzünden göz tansiyonunun artması.

Halk arasında göz tansiyonu ve karasu adlarıyla bilinen glokom, milyonlarca insanı etkileyen yaygın bir göz hastalığıdır.

Tedavi edilmezse görme kaybına neden olabilir. Glokomda, göz içindeki sıvı basıncı, görme yeteneği için gerekli olan göz sinirine zarar verecek düzeyde yüksektir. Glokom tüm dünyada en sık kalıcı görme kaybı

Hifema Hastalığı

Gözün ön kamarısında kan çökmesi anlamına gelir. Çoğunlukla göze gelen künt bir travma sonucu oluşur. Kanama sonucu göz içi basınç artışından körlüğe kadar gidebilen komplikasyonları vardır. Tedavide esas amaç bu tip komlikasyonların gelişmesini engellemek ve hastayı rahatlatmak temeline dayanır.

Hipermetropi Hastalığı

Hipermetropi, kelime köken anlamı, aşırı görme olan bir göz kusurudur. Hafif hipermetropların uzağı çok iyi görmeleri nedeniyle halk arasında böyle isimlendirildiği düşünülmektedir. Göz ya normalden daha kısa ya da korneası daha düz (kırıcılığı normalden daha az) olduğu için göze yakın cisimlerden gelen diverjan, birbirinden uzaklaşan ışınlar retinanın arkasında sanal bir noktada odaklanır. Bu durumda retina üzerinde oluşan görüntü bulanıktır.

Horner sendromu Hastalığı

Horner sendromu, Claude Bernard-Horner sendromu, Claude-Bernard-Horner sendromu veya Bernard-Horner sendromu sempatik sinir sistemi hasarının neden olduğu klinik bir sendrom.

Pupil, üst göz kapağı, fasial ter bezleri ve fasial damarlara giden sempatik liflerde lezyon biçiminde açıklanan Horner sendromu, anhidrozis, miyozis, enoftalmus ve pitozis semptomları ile belirginleşir. Çocuklarda heterokromi (iki göz renginin farklı olması) görülebilir. Sempatik inervasyonda sorun olan göz daha açık renkli olur.

Makula dejenerasyonu Hastalığı

Makula dejenerasyonu kelime anlamı itibarı ile, makulada meydana gelen herhangi dejeneratif bir süreci tanımlasa da, bu makalede yaşa bağlı makula dejenerasyonu (YBMD) anlatılmaktadır.

Makula; sarı nokta da denilen ve keskin görmeden sorumlu retina tabakasının ortasında çok küçük bir alanı kapsamaktadır. Karşıya baktığımızda kornea ve lens tarafından ışık makulaya odaklanır. Görmemiz merkezde daha keskin kenarlara doğru ise daha zayıftır. Makular dejenerasyon işte bu sarı noktanın hasarlanması sonucu ortaya çıkar.

Presbiyopi Hastalığı

Yaşın ilerlemesine bağlı olarak lensin esnekliği yitirmesi ve bunun sonucunda yakın görmenin bozulmasıdır. 35–40 yaşlarında başlar ve 60 yaşına dek sürekli ilerler. Her iki senede periyodik olarak göz kontrollerinden geçmelerinde fayda vardır. Belli yaşın üzerinde ilaç firmalarının üretmiş oldukları doktorlarının önerdikleri vitaminleri kullanmakta fayda vardır.

Prespiyopi için gözlük kullanımının yanı sıra kontak lensler de seçenek olabilir.

Stickler sendromu Hastalığı

Stickler sendromu (David-Stickler sendromu veya Stickler-Wagner sendromu), otozomal dominant kalıtım gösteren bir hastalıktır. Her 10.000 doğumda bir görünme olasılığına sahiptir. Hastalarda yüzün orta kısmında hipoplazi, yarık dudak, eklemlerde hipermobilite, miyopi, retina dekolmanı iletim tipi veya progresif sensorinöral işitme kaybı görülür.

İlk kez 1960 yılında Gunnar Stickler tarafından tanımlanmıştır.

Trahom Hastalığı

Trahom, konjonktivayı, korneayı ve gözkapaklarını saran, genellikle süreğen bir çeşit göz hastalığıdır; gözde kesecikler ve bir kornea yastıkçığının oluşmasına ve tipik nedbesel lezyonlara sebep olur.

Bu hastalığa neden olan mikrop Chlamidya trochomatis'tir. Hastalık göz konjunktivasını kaplayan yaygın folliküler tarzda konjuktuvit ve skar oluşumuyla karakterize olur. Zamanla kornea ülserasyonları ve pannus denilen lezyonla körlük oluşur.

19 Eylül 2010 Pazar

ÇEKİRDEK (NUKLEUS)

Bakteri, mavi-yeşil alg ve memelilerin alyuvarları hariç bütün canlı hücrelerde bulunur. Çekirdeği olmayan canlılarda çekirdek maddesi (DNA’lar) stoplazmaya dağılmış olarak bulunur. Çekirdek hücrenin bütün hayatsal olaylarını kontrol eden (yöneten) merkez ve genetik maddenin koruyucusudur.

a)Yapısı ve özellikleri : Çekirdek zarı çift katlıdır. Üzerindeki porlar hücre zarındakilerden daha geniştir.

HÜCRE STOPLAZMASI

Hücre zarı ile çekirdek zarı arasını dolduran, organeller ve plazmadan meydana gelmiş bir karışımdır. Organeller ve plazma olarak iki kısımda incelenir.

A)Hücre organelleri : Çok hücreli, gelişmiş yapılı canlılarda organ ve sistemlerle gerçekleştirilen hayatsal olaylar (solunum, sindirim, dolaşım, üreme vs.) tek hücreli canlılarda ve çok hücrelilerin her bir hücresinde “organel” denilen hücre içi yapılarıyla gerçekleştirilir. O halde her hücre organeli bir organ ya da sisteme karşılık gelmektedir. Her hücrenin tek başına canlılık özelliği gösterebilmesi organellerle mümkün olmaktadır. Sentrozom ve Ribozom dışındaki organeller zarla çevrilidir. Hücreleri, yapı ve fonksiyon olarak mükemmel işleyen bir devlete benzetebiliriz.

HÜCRE ZARI

Hücreyi dış ortamdan ayıran, dağılmasını önleyen, ona şekil veren ve onu dış etkilerden korumaya çalışan, canlı, esnek, çok ince ve yarı saydam bir zardır. Esas yapı maddesi “protein ve yağ” dır. En önemli özelliği seçici geçirgen olması, en önemli görevi ise, hücreye madde giriş çıkışını düzenlemesidir. Zar çok ince olduğundan ışık mikroskobuyla zor görülür.

Bitki ve Hayvan Hücresi

Hücre canlıların yapısını oluşturan en küçük canlı birimidir. ilk defa 1665 yılında İngiliz bilim adamı Robert Hook, mantar dokusunda gözleyerek, boşluk anlamına gelen "hücre" sözcüğünü kullanmıştır. Görülen, esasında hücrenin yalnız ölü çeperiydi. Bohemyalı fizyolog Purkinje, hücrenin iç kapsamına protoplazma adini vermiştir. Hücre bilimine ilişkin ilk yayşnlar, bitkilerde Schleiden (1838) ve hayvanlarda Schawann (1838) île baslar. Bu iki araştırıcı "Hücre Kuramı"nın kurucuları olarak kabul edilirler. ilk doku kültürünü ise Amerikalı Rass